-
Temize çekilmiş o gençlik duygulanmaları…m
Denizlerden / Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. / Bilsen / Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan/ Bu gözlerinle , bu hüznünle sen ne dilbersin/ İlk okumaların tesiri derindir kalıcıdır neredeyse bomboş olan hafızada olmadık Etkiler meydana getirir bilhassa Ölçülü bir ikili manzum sözlerin çocukluk belleğinde kolayca yer ettiğini bilirim. Yaşamanın, olayların az biraz farkında olduğum ve insanları şurasından burasından tanıdığım bir yaşta okuduğum şiirler , dinlediğim türküler dilime ve zihnimi kendilerine benzer düşünceler düşürmüşlerdir.. Şimdi Manalı tebessümler uyandırmıştı yukarıdaki dizeler.. Nedir beni bugünlere taşıyan . Sebebi neydi, şimdi düşünüyorum da , o günlerin deli rüzgârlarıydı hem toplumdaki hem ruhumdaki… Boşa bağlanmamış bülbül gülüne/ Kar koysan köz olur aşkın…
-
KISA
E anlat bakalım , sen nasıl düştün bu sahile ? Uzun uzun anlat ama , acele etme.. bir ömür buradayız nasılsa. Bakımsız sahillerde yatan ve nereden geldiği belli olmayan başıboş nesnelerle konuşur mu insan ? konuştuğunda böyle oluyor . , Bin yıl düşünsem bu kadar güzel tarif edemezdim yüzünü . sana bundan bahsedeyim
-
Sabah sohbeti
Uyanık kalmak zorunda olduğum erken saatler.. Gözlerime sanki kum Serpiyorlar da ben açmaya zorlanıyordum.. Baktığım telefon ekranı gözümün beyaz kısımlarında belirmeye başlayınca ince kırmızı damarlari iyiden iyiye hissettme başladım.. Uyanık kalmalı ve bir şeyler yapmalıydım.internette bir şeyler okuyup bir sayfadan diğerine bakarken bir cümleye denk geldim Yalnızlığını tek kelimeyle anlat ! Yanıtlara baktım, Yalnızlığını en vurucu ya da yaratıcı yazan kişiler birbirini gördükçe yalnız olmadıklarını hissediyorlardı bence.. paylaştıkça azalıyor havası var sayfada. Kimi huzur , olduramamak, hüzün, bağımlılık, kimi basiretsizlik , alışkanlık gibi tanımlamalar yapmış hep bir melankoli var yanıtlarda .. “insan yalnız kalınca özüne dönüyor deniliyorsa insanın Özü melankoli mi yüklü “ Yazmış biri..Yalnızlık neden insanların korktuğu bir şey?…
-
karantina- 5
havale mi geçiriyordum acaba .. havale geçirenler böyle mi olur havale geçiren biriyle yakın zamanda oturup sohbet etmek hiçte fena olmazdı. bu odaya nasıl geldiğime dair çok az şey hatırlıyorum .. -5 numaraya alacaksınız..! geceye dair hatırladığım nadir diyaloglardan odamdaki seyahate hoş geldiniz … sürekli dert yandığımız her fırsatta sitem ettiğimiz bu hayatı sürdürmekteki çabamız ve ısrarımız neden tam olarak neyin peşinde ve nelerin etkisindeyiz hiç düşündünüz mü .. saatler sabahın 5 ini gösterdiği bir gece ateşle uyandığınız bir an da ne demek istediğimi anlayacaksınız .. zihnimin ibadethanesi bu kez yalnız değil … geceye övgü yazılır mı şimdi , şimdi herkes uykuda bir hemşire çağırsam oda uyumuştur. insan her zaman…
-
baykuşlar sınıfı
Güzellik anlatılmaz çünkü insan hayret ettiği şeyler üzerine konuşmaz.Bir şeyin neden bu kadar güzel olduğuna dair sır , burada gizlidir. Güzelliğin sırrı , onun tekrar yaşanamaz oluşundadır. Bir defa tadılır , bir defa yaşanır. İkincisinde pürüz başlar. Pürüz çıkıntıdır kusurdur. Sanılanın aksine çok dikkatli bakanlar değil , kendinden başka her şeye dikkat kesilenler kusurları ilk görendir. Güzellik zorunlu olarak bir görünümdür . İçinde opaklık barındırır . Opak gölgeli demektir . Gölgeyi kaldırma ise büyüyü bozar ve onu tahrip eder . Bu yüzden güzel , doğası gereği üzerinden gölgesi kalkmamış olandır. Kendi mağarasını inşa etmiş , kendi kozasını örmüş , dışarıdan gelecek hiçbir şeyle değer kaybetmeyecek bir yapıya sahiptir. Gölgeyle olan…
-
Gizli bir şey kalmadı
Adını bilmediğim kuşlar uçuyor üzerimden. Bu gece havada bir şey var çünkü benden başka her şey aksiyonda . Kedi ile köpek bile barışmış.Hayatta , hayatın her çerçevesinden bakmak insanı tüketiyor. bakmak zorunda kalmak ya da bırakılmak.Her yolculuk ayrı acı birer hikaye dönüşüyor beynimde, içinden çıkamıyorum , içimde boğuluyorum. evimden çıkıp hava almaya giderken hissettiğim heyecan bir anda türlü tuhaflıklara dönüşüyor. Sanırım çıtan belli bir IQ un üzerindeyse hayat gerçekten çekilmez oluyor.Zaman zaman yazdıklarımı okuduğumda çok pesimist algılanabileceklerini düşündüm. benim yazdıklarım sorulardan ziyade çıkarımlardan oluşuyor.(yılların öğrettiği öyle 40-50 değil hani 5-10 senenin tecrübesi) Yaşadığın her şeyin bedelini bütün bedenin ve zihninle ödemeye hazır olmalısın.o nasıl ödedi bilmiyorum belki kişiliğiyle belki vurdumduymazlığıyla belki…
-
Filmin muhteşem finali
Yorgunum.. masada üç gündür duran papatya çayından bir yudum aldım soğuk , bayat ama papatya işte üç gündür masa etrafında yaşıyorum.masanın dağınıklığı kendi içinde bir düzen oluşturmuş.kafamdaki karmaşayı masaya yatırmaya çalışıyorum. toparlayamıyorum aklımı. toparlayamadıkça zaman kaybediyorum.sonra kaybettiğim zamanı düşünüyorum. Bir kaç haftadır olan biteni anlamlandırmaya çalışıyorum anlamlandırıp karar vermeye.? Masanın bir kenarı yatağa dayanmış üzerinde kitaplar kağıtlar bir dergi , kol saati , kalemlik ve başıboş duran kalemler.. borçlar listesi … ilkokulda tutumluluk kolunun başkanıydım. 27 yaşındayım ve hala aybaşını denk getiremiyorum.. Cümlelerden bir labirent inşa ediyorum yine . Asıl anlatmak istediklerim bunlar değil ..Utangaç , mahcup , Özlem dolu , öfkeli notlar bırakıp ayrılıyorum odamdan .. Yarım kalmış bahar şenliği…
-
canım ananem Gülsüm Hanıma
Etraftan geçen arabaların farları gözüme çarpıyor ve beynimi uyuşturan bir etki gönderiyordu.Düşünceler düşüncelerin peşinden geçip gidiyor bense arasından yakalayabildiğimin üzerine yoğunlaşıyordum.O an sanki bedenim yokmuş sadece beynimin içindekiler varmış gibiydi. Soğuk havalar kendini iyiden iyiye belli etmişti.son baharın sonları kalmamıştı.Bir mevsimin avucunudaydık.Sahilde kendi halimde yürüyordum. Havada is kokusu vardı.hala bazı evlerden çocukluğum tütüyordu sanki.Ve işte o koku beni evimizin arka odasındaki kömür sobasının içinde kül süzdüğümüz yere patatesleri koymamıza, maşanın üzerine dilim ekmekler dizmemize, narenciye kabuklarını sobanın üstünde yakıp evi tatlı ekşi bir kokuya boğmaya kadar götürüyordu. Tüterdi bazen soba, annem sonra tülleri yıkardı.Üstünede çamaşırlık asılırdı soba borusunun.çıtır çıtır olurdu o yeni yıkananlar.biz banyodan çıkmadan önce, annem pijamalarımızı sobanın arka…
-
22:54
Şu saatin benimle birlikte neler görüp geçirdiğini düşünmek dahi garip geliyor . Mesela ananem henüz hayattaydı ve satın aldığımda dedemin “kız saati” alaylarına gülsede hep arka çıkmıştı. 22 yaşındaydım. Her gün daha zor şartlarda çalışıyor küçük bir şehirde eşsiz dostsuz tek başıma yaşıyordum.Ve gelecek pek de parlak görünmüyordu. Şartları değiştirmeye karar verdikten sonrası epey hareketli geçti. İlk yurt dışı seyahatime çıktım.Okyanus ortasında bir adada geceledim. İran’da 1.5 saat göz altında kaldım.. Dev bir Caretta ile beraber yüzerken kalp atışlarımı saydım.. Çok farklı iş bölümlerinde farklı insanlarla çalıştım.İyiyi kötüyü iliklerime kadar tattım.Arada böyle acı tatlı daha neler . Bu saatin hayatıma girdiği gün ile şu an arasında değişmeyen ( hatta artan…
-
DERT
Büyük babaannem Petek Hanım bundan 16 yıl önce yanımda vefat etti. Son günlerini kaderin cilvesi olsa gerek beraber geçirmiştik. Çalışkan çenesi kuvvetli dedikoduya bayılan bir kadın , birazda huysuzdu.Bir zorunlu yaşlılık muhtaçlığı yanında şahsi bir derdi de yok idi.Ben ise yerini her daim yadırgayan üstelik karanlıktan korkan bir çocuklukta o uyumadan asla uyumazdım.İstisnasız her gece “Allah’ım aklımızı-uykumuzu alma” sözleriyle zikir çektiğine şahit olurdum.Sokak lambası hizasındaki penceresinden öylece “Eh..Petek..” le başlayan dertlenmelerini hatırlıyorum. Benimle değil , evinin önüyle , ölüp giden komşularıyla bazen eşşek arabasıyla .. Son anları ne hüzünlüydü… 9-10 yaşlarından bu yana iflah olmaz bir gözlemciyim.Bu yüzden gözümün görüp kulağımın duyduğu her şey benim için bir tespit vesilesi.Ve İstisnasız…