-
Sezen Aksu- Yalnızca Sitem
böyle zamanlarda , zamanı kesin olarak değerlendirme gereği duyuyorum. gerçi benim gibi biri zamanı ne kadar boş harcayabilir. yemek yap bulaşıkları yıka , biraz yat sonra tekrar yat. en iyisi zamanı harcama işi bana kalmasın. biri benim için bunu yapabilir mi? ama böyle durumlarda zaman farklı akıyor ve bu nedenle bir saatlik yürüyüş dahi çok uzun gibi geliyor. ayrıntılar beni sardığında yeni zamanlar ekleniyor.ayrıntılarda gözünü hemen kaçırsanda bir kere görüyorsun.beni saran uyuşukluk yüzünden dikkatimi toplayamıyorum, hemen her an yatağa uzanmak istiyorum. zamanın ve ayrıntıların çoğaldığı bu dönemde uygun bir ayakkabı da bulamıyorum. hayatımın her talihsiz yaşanmışlığı sonbahara bağlanıyor. her hayal kırıklığı. işte bu nedenle ağaçların yeşili , son yaz meyveleri…
-
sebepsiz fırtına
aramakmış oysa sevmek özlemekmiş oysa sevmek. diyor radyomdaki acılara tutunmak şarkısı. bana sorarsanız 2000 küsür yıl geçmesine rağmen henüz acının tarifi yapılmış değil ama sevmek; hiç incinmemek , incitmemek değil , sevmek onarma gayreti, olabilir. bu tanımı yapıyor bu yazının yazarı. bir başka yazar J.Lacan ise , sevmek esas olarak sevilmeyi istemektir. diyor. Altını çizdiğim cümlelerle başladım yine , kenarına not aldığım bölümler , gözyaşımın düştüğü yerler. Anlamaya çalıştım ama bir türlü beceremedim. Anlamaya çalıştıklarımı beceremediğim günlerden. Bu handikapları bir kenara bırakıp melisa çayımı hazırlıyorum. Tanışmak bir an olsa da tanımak sonu olmayan uzunca bir yol. hele de tanımak istediğimiz kişi kendimizse. ancak yol uzun kim bilir? tanımak-bulmak mümkün olabilir.zira…
-
Negis çiçeği
Sessiz ve kaygan zaman üstünde Unutulmuş ve aldırmaz görünüyoruz
-
ADİLE HANIMLA GÜZ KONUŞMASI
Charles Bukowski şöyle yazmış; “sevdiğin şeyi bul ve seni öldürmesine izin ver” ..
-
Şubat 10
Gökyüzünden süzülüp dünyaya düşmeye, usulca .
-
bugün Orhan Veli’nin şiiri
GİRİŞ Epey zaman oldu bir şeyler yazmayalı.Yazmadıysam yazmadım sanmayın kafamın içi yine tuhafiyeci dükkanı gibi. ne zaman olmadı ki. Ne zaman vakit bulsam kafamın içinde mutlaka bir şeyler yazarım.Şimdi neden mi buraya yazıyorum , kafamın içinde biraz yer açmam gerekiyor zira yazmasaydım çıldıracaktım. Çıldırmadığımız gün mü var.. Şimdi ben , memleketin bunca derdi varken durup dururken ne işim var kadıköyde demek isterdim. isterdim çünkü bu kez hikayenin başladığı yerdeyim. hemde başladığı gün gibi . o kısacık şortum minicik terliklerim bir lokma boyum kocaman gözlerim gibi.. ıslak sokaklarda öylece durup duygulandığım , yaz akşamalarında oturduğum kaldırım her şey başladığı gün gibi.. fakat bu kez yanımdakiler farklı.. 99′ yılında geldiğimiz kırmızı kamyonetteki…
-
Yarım kalmış bir yazıyı tamamlayamamak hakkında
Yazılar yazdım günlerce , aylarca onca yazı. sana arka arkaya onlarca mektup yazıp ve hiç cevap alamadığım bir dünyayı anlamaya çalışman için yazıyorum bunu… şu an son durumumuz ve duygularımla ilgili çok şey var yazacak.Şartlar el verseydi hayatımızı yeniden kurmaya yönelirdim , zorluğu olmazdı. Ama bunları sana yazıp aramızda kalan bir kaç müspet duyguya zarar vermeyeceğim. Bu aralar kendimle kalınca sakin ol diyorum ama ne zamana kadar…Bu kaçıncı gecedir kendi kendime seninle konuşuyorum. Geçmiş acılı günlerin tartışmasını yapıyorum. Anlatıyor ve bütün yanlış anlaşılmaları, haksızlıkları düzeltiyorum. Onları yeni baştan yaşanacak bir zamanın saklıyorum. Boş zamanlarımda da değil. Günlük çalışmalar sırasında ama gören olmuyor bu konuşmaları. Kısa ya da uzun yürüyüşlerde oluyor…
-
| – |
Tatlı bir esintili sakin bir akşam üstünden merhaba. güneşin batmasına bir kaç saat var. cırcır böcekleri görevlerini ifa ediyorlar.çok tatlı bi gün ışığı var birazdan bulutların arasından kendini daha da iyi gösterecek.Uzun zamandır hasretini çektiğim sessiz sakin ıssız bi ortamdayım.hem kafamı boşaltıyorum hem dolduruyorum.bu şey gibi zamanında parçalanmış disklerin defrag durumu onun gibi(zamanında çok yaptım).22 mayıs günü buraya geldim. bulunduğum yerin önemi olmamakla birlikte doğanın içinde bi yer. arkamda görkemli dağlar var.çam ve adını bilmediğim insan eli değmemiş onca ağaç . buraya gelmek kolay olmadı ama bu kısa yolculuk tecrübem bana gösterdiki ortada ters gidebilecek bir şey varsa mutlaka ters gidecek. ayrıca gelirken etrafta her ne kadar amca diyenler çıksada…
-
yolculuk
iyi bir şey olduğunda kutlamak için yolculuk edin , kötü bir şey olduğunda unutmak için yolculuk edin, eğer hiçbir şey olmamışsa, bir şey olması için yolculuk edin.. ne kadar uzaktaysanız o kadar iyi. İnsandan, ortamdan , yazdan ve kıştan. Sadece biraz ilkbahara güvenim kaldı.. ve başka bir şey olmadı.biz hissedenler için her şey sadece bir trajedi. girişteki söz ne kadar doğru .2017 kasım ayında aldığım kararları hatırlattı bana. ne vakit güneş çarığı çarıkta ayağı sıksa yaşadığım yerleri ziyarete giderim.bana en iyi neresi gelir biliyor musun? ama o güzelim asmalı kahvenin yerinde şimdi yeller esiyor.her gün sulanıp süpürülen ,akşam serinliğinde bir ıslak toprak kokusu ile karışık , nane ,tere maydanoz ,…
-
size bunlardan hiç bahsetmedim
Kim bilir, herkesin herkese ne kadar özür borcu var… Günaydın çaresizliğinden başka kabahati olmayanlar , sesiyle konuştuklarına sarılanlar , çocukluğu gökyüzü gibi hiçbir yere gitmeyenler ve kendine dönenler. başkalarının dertleriyle dertlenebilen herkese günaydın. Ümitli şekilde uyanıp hemen sonrasında onu kaybetmek o kadar kötü bir şey ki! Sanki birisi bizimle oynuyor, bize bir gelecek sunup sonra da onu elimizden alıyor gibi. Sanki yaşam bir oyuncak ve ben de bir çocuğum.Artık eskisi gibi ümitli de uyanmıyorum . Uyandığım zamanalar susuyorum. Henüz susmak kadar güzel bir şey görmedim. Susmak ve yürümek. Bana hep bi erteleme özgürlüğü verdi yürümek.Bilmem farkındamısınız yürümek size erteleme özgürlüğü sunar. Susmak ve yürümek ne hoş.. bu yazıyı okuyorsan küçük…