GÖZLEM

  • GÖZLEM,  GÜNLÜK

    Pazartesi

    Uyandıktan sonra birkaç kez sağıma ve soluma döndüm.gözlerimi hızla kapattım. perdeden sızan ışık hiç yaşlanmamış; ama ben her sabah dünyayı çağrılmış olmaktan bitkin düşmüştüm.sıkça yaptığım gibi kendimi ikiye ayırdım, bir yanım öbürünü kalkmak için ikna ederken öteki yanım biraz daha yatakta kalmak için diğerine mızmızlanıp durdu.birkaç kez daha döndüm, yorgan bacaklarıma dolandı , sonra vücudumdan sıyrılıp bir kenara kaydı.emeklemeye çalışan bir çocuk gibi yüzüstü döndüm,bir süre de öyle bekledim.ışık, kirlendikçe desenleri değişen küçük ülkemi tamamıyla ele geçirmişti artık.kalktım.Halsiz kalktım. ellerimi beline koyup odanın ortasında rastgele birkaç adım attım. ben bütün rüyalarım ve bütün uykumla birlikte sabaha teslim olmuştum. günaydın dünya. musluğu sola çevirerek açtım ve sıcak su gelinceye kadar aynada…

  • GÖZLEM,  GÜNLÜK

    Bir gün hepimiz arkadaşlarımızla son kez saklambaç oynadık ve kimse bunu fark etmedi

    Çocuktuk bir zamanlar. En son ne zaman saklambaç oynadığımızı unuttuk. O akşam oldu, ertesi gün büyüdük. Hepimiz taşındık mahallelerden. Kimimiz başka okula gittik, kimimiz şehir değiştirdi. Belki de bu dünyadan göç ettik. Ve sen hâlâ çocuksun…🎈 Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp…

  • ANILAR,  GÖZLEM

    Temize çekilmiş o gençlik duygulanmaları…m

    Denizlerden / Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. / Bilsen / Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan/ Bu gözlerinle , bu hüznünle sen ne dilbersin/ İlk okumaların tesiri derindir kalıcıdır neredeyse bomboş olan hafızada olmadık Etkiler meydana getirir bilhassa Ölçülü bir ikili manzum sözlerin çocukluk belleğinde kolayca yer ettiğini bilirim. Yaşamanın, olayların az biraz farkında olduğum ve insanları şurasından burasından tanıdığım bir yaşta okuduğum şiirler , dinlediğim türküler dilime ve zihnimi kendilerine benzer düşünceler düşürmüşlerdir.. Şimdi Manalı tebessümler uyandırmıştı yukarıdaki dizeler.. Nedir beni bugünlere taşıyan . Sebebi neydi, şimdi düşünüyorum da , o günlerin deli rüzgârlarıydı hem toplumdaki hem ruhumdaki… Boşa bağlanmamış bülbül gülüne/ Kar koysan köz olur aşkın…

  • GÖZLEM

    baykuşlar sınıfı

    Güzellik anlatılmaz çünkü insan hayret ettiği şeyler üzerine konuşmaz.Bir şeyin neden bu kadar güzel olduğuna dair sır , burada gizlidir. Güzelliğin sırrı , onun tekrar yaşanamaz oluşundadır. Bir defa tadılır , bir defa yaşanır. İkincisinde pürüz başlar. Pürüz çıkıntıdır kusurdur. Sanılanın aksine çok dikkatli bakanlar değil , kendinden başka her şeye dikkat kesilenler kusurları ilk görendir. Güzellik zorunlu olarak bir görünümdür . İçinde opaklık barındırır . Opak gölgeli demektir . Gölgeyi kaldırma ise büyüyü bozar ve onu tahrip eder . Bu yüzden güzel , doğası gereği üzerinden gölgesi kalkmamış olandır. Kendi mağarasını inşa etmiş , kendi kozasını örmüş , dışarıdan gelecek hiçbir şeyle değer kaybetmeyecek bir yapıya sahiptir. Gölgeyle olan…

  • GÖZLEM,  GÜNLÜK

    Gizli bir şey kalmadı

    Adını bilmediğim kuşlar uçuyor üzerimden. Bu gece havada bir şey var çünkü benden başka her şey aksiyonda . Kedi ile köpek bile barışmış.Hayatta , hayatın her çerçevesinden bakmak insanı tüketiyor. bakmak zorunda kalmak ya da bırakılmak.Her yolculuk ayrı acı birer hikaye dönüşüyor beynimde, içinden çıkamıyorum , içimde boğuluyorum. evimden çıkıp hava almaya giderken hissettiğim heyecan bir anda türlü tuhaflıklara dönüşüyor. Sanırım çıtan belli bir IQ un üzerindeyse hayat gerçekten çekilmez oluyor.Zaman zaman yazdıklarımı okuduğumda çok pesimist algılanabileceklerini düşündüm. benim yazdıklarım sorulardan ziyade çıkarımlardan oluşuyor.(yılların öğrettiği öyle  40-50 değil hani 5-10 senenin tecrübesi)  Yaşadığın her şeyin bedelini bütün bedenin ve zihninle ödemeye hazır olmalısın.o nasıl ödedi bilmiyorum belki kişiliğiyle belki vurdumduymazlığıyla belki…

  • GÖZLEM

    DOĞUDA ZAMAN

    ve nihayet kaçınılmaz olarak kafayı zaman denen şeye taktım. O mu geçiyor yoksa biz mi geçiriyoruz. Araştırmalara göre çocukken zamanın daha yavaş akması yada daha yavaş aktığı algısı , esasen hayatı yaşama şeklimizden kaynaklanırmış. Hayatın erken evrelerinde neredeyse her şey yeni yada ilk. ilk kavga ilk dayak , il sevgili , ilk öpüşme, ilk ayrılık , tırmanılan ilk ağaç , ilk düşüş ilk defa yenen yemek.. Ne acıdır ki bunların çoğu belleğimizden uçup gider. Yaş ilerledikçe günler çoğumuz için bir öncekinin tekrarına , hatta kötü bir kopyasına dönüşür . Keşiflerle dolu günlerin yerini aynı iş aynı arkadaşlar aynı yollar ve benzeri kısır döngüler alır . İçini eşsiz ve benzersiz hatıralarla…