GÖZLEM,  GÜNLÜK

Gizli bir şey kalmadı

Adını bilmediğim kuşlar uçuyor üzerimden. Bu gece havada bir şey var çünkü benden başka her şey aksiyonda . Kedi ile köpek bile barışmış.
Hayatta , hayatın her çerçevesinden bakmak insanı tüketiyor. bakmak zorunda kalmak ya da bırakılmak.Her yolculuk ayrı acı birer hikaye dönüşüyor beynimde, içinden çıkamıyorum , içimde boğuluyorum. evimden çıkıp hava almaya giderken hissettiğim heyecan bir anda türlü tuhaflıklara dönüşüyor. Sanırım çıtan belli bir IQ un üzerindeyse hayat gerçekten çekilmez oluyor.Zaman zaman yazdıklarımı okuduğumda çok pesimist algılanabileceklerini düşündüm.
benim yazdıklarım sorulardan ziyade çıkarımlardan oluşuyor.(yılların öğrettiği öyle  40-50 değil hani 5-10 senenin tecrübesi) 

Yaşadığın her şeyin bedelini bütün bedenin ve zihninle ödemeye hazır olmalısın.o nasıl ödedi bilmiyorum belki kişiliğiyle belki vurdumduymazlığıyla belki uyumsuzluğuyla. Ama ödediği bedeli sevdi..  ben de yazdıktan sonra ödediğim bedeli sevmekle mükellef olmam gerektiğini öğrendim. kendime ihanet  etmemem gerektiğini içimin almadığı kelamı etmemem , almadığı işi yapmamam gerektiğini.. Daha sonra kafamdaki insanla dertleştiğimi anladım.Baktım farklı biri yok karşımda aynı tonda dertleşmeye devam ettim. ..  Bir şey neden böyle olmuştur..! bir şey değil her şey böyle olmuştur.bir şey öyle olduğundan bütün diğer bir şeyler de uyum içinde eklenmiş devasa bir her şeye dönüşmüşlerdir. güzel anlar sıcak yataklar tutkulu öpüşmeler mutlu aile sofraları , edilen başarısız kahvaltılar, yararsız yürüyüşler…. 

o ilk şey yüzünden kocaman hayat ters gitmiştir. boşa gitmiştir zaman… çöpe gitmiştir… 

Ah öyle demeseydin ne olurdu , öyle davranmasaydım onu sevmeseydim o işe girmeseydim, risk alabilseydim ne olurdu risk almasaydım ya da beklemeyi bilseydim sabırlı olabilseydim spor yapsaydım avakado yeseydim sahilde bisiklet binseydim adalarda faytonların kaldırılması için ses çıkarsaydım çocukların eğitim hakları için çalışsaydım .. Sanırım kafamda bir Kuzey Koreli var..  

Okul mezuniyetinde dağıtılan plastik yemek tabaklarının estetiğiyle ilgilenirken ben buraya nasıl geldim … birileriyle bunları konuşmam gerekiyor.. sahi ben kütüphanede dahi sessiz kalamayan çocuktum nasıl bu kadar sakin kalabiliyorum bazen mantıklı tespitlerde bulunuyor …

Gece gece az daha Ortadoğu ve Balkanlar’ın gelmiş geçmiş en büyük filozofu olacaktım ki üşüdüğümü hissettim ..  

Ah ben size bundan bahsetmedim dimi .. hatıra üşüşmesi .. tüm bunların esbabı mucibesi…   hatıra üşüşmesi ; geçmekte olan günlerin tatlı ve sakin akışının bir mekan,eşya, kişi yahud gerçek durum sebebiyle aniden aksaması demek . 

bir daha ki sohbetimizde ondan bahsedebilirim..  iflah olmaz bir gözlemci olarak etrafımdakileri süzüyorum , eleştiriyorum  ..kimi uyuyakalmak üzere kimi telefonda indirdiği filmi diziyi izleyen yorgun yüzler.. incelerken onlara beslediğim sevgisizlikle beraber eski bir dostun bana attığı kazığı hatırlamış olmalıyım ki yüzümü buruşturup yerimi değiştirdim…  güneş doğmak üzere … Sanırım çoğu derdimizin kökeni tevazu , teselli ve şükrün hatalı kullanımı..  lafın gerisini boşluğa bırakıyorum … ben gene uğrarım…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir