ikinci el dünya
En iyi idare ettiğim zamanlar , hayatın beni biraz kenara ittiğini hissettiğim zamanlardı. beni kenara iten kimse yoktu ama bütün etrafıma baktığımda şiddetle itici olduğunu hissettiğim çok insan vardı. bu çelişkiyi anlamıyordum , ama keşfetmiş olmak bana iyi geliyordu. Çay bardağını kenara koydum çünkü üst kenarına bulaşık da temizlenmemiş ruj kalıntıları gördüm. Bir Süre bu kirliliği sakince kabullenmeye çalıştım ama sonra dünyanın elden düşme haline ilişkin küçük bir tiksintin içimde yine yükseldiğini hissettim , garsonu çağırdım kısaca şikayetlerimi belirttim hesabı ödeyip çıktım. Tiksintimin kaybolması için küçük dükkanların vitrinlerini seyrediyordum bir ekmekçi dükkanın kapısında şöyle bir levha asılıydı ; “dünden kalan nefis ekmekler %50 indirimli” şansıma , metnin anlamını hemen kavradım . Dünkü hayat yani ucuz olmalıydı , yarıya indirilmiş çağrı beni çekiyordu. Fakat ucuzlatılmış ekmekleri sormaya utanıyordum dükkana gidip diyemezdim ya şunu şunu istiyorum ama hepsi dünkünden olsun lütfen. Aklıma şu geldi , kabak çekirdekli iki küçük ekmek istedim sadece tam bunları kese kağıdına koyarken de sordum dünden kalma mı ? ben mi? diye sordu sadece kadın ve güldü . IIıııı diye bir ses çıktı ağzımdan . “Ben gerçekten dünden kalmayım ama yine de bugünün insanıyım” dedi kadın . Cevap çok hoşuma gitti aklıma yazmak istedim , yazdım. Ben de ona “afedersiniz dünden kalma olarak sadece kabak çekirdekli küçük ekmek istiyordum” dedim. Böylece memnun bir halde eve yollandım. Bir an için, eskiden, serbest çalıştığım zamanlardan günün yarısı boyunca yaşadığım bir duygu geri geldi. O zamanlar bir günün, ancak ve ancak niyetsiz, plansız bir şekilde saatlerce turlayıp durmuşsam bana ait olduğu duygusunu yaşadığım anlar olurdu. Bu arada her zaman, insanların bugün de dün ve önceki gün yaptıkları şeyleri yapıp yapmadıklarını görmek isterdim sadece. Büyük şüpheler içinde dolaşan insanların çoğu gibi her şeyi çok az biliyordum. Ama şimdi indirimli iki kabak çekirdekli küçük ekmekle eve dönmekteyim.