• Anılar

    TUHAF

    Tuhaf  Olması gereken gibi değil yani.Ama her şeye rağmen bir şekilde ‘var’ Orada bir kenarda sadece yüzünü o yana çevirince ya da eşeleyince ortaya çıkan tarzda da değil üstelik.Bütün o acayipliğine aldırmadan , kendine has bahaneleriyle kuşanmış, gururlu bir eda önümüzde dikiliyor.İlgimizi de çekiyor.Ne güzel ne de çirkin sayılır sıradan bir yüzü ufak tefek bir bedeni var.. Zihnim böyle şeylerle dolu bir tuhafiye dükkanı gibi.Ama hangisinden başlayacağımı bilmiyorum.Bir doğlu esnafım çünkü günün sonunda.Dükkanım var ama bir vitrinim yok.Frenk tüccarları gibi en kıymetli malı camekanda herkese teşhir etmeyi öğretmemişler bize.Aksine en nadide parçalar var içeride.Girsen de bulamazsın.Tezgahın altına sakladım sardım sarmaladım.Kıymetini bilecek birileri gelecek ki çıkartayım.Mutlu olmak için yaşıyoruz.Geri kalan her…

  • Anılar

    Vücudun zayıf düştü, Her şeyi anlamanın ve yeniden her şeyi hatırlamanın ve her şeyi gereğinden fazla anlamanın ve tekrar tekrar hatırlamanın yorgunluğu sardı her yanını. Birbirine kırgın duvarlar, insanlar ve gölgeler Şimdi ne yazsam da geçse kalbimin küsü ? …..

  • GÖZLEM

    DOĞUDA ZAMAN

    ve nihayet kaçınılmaz olarak kafayı zaman denen şeye taktım. O mu geçiyor yoksa biz mi geçiriyoruz. Araştırmalara göre çocukken zamanın daha yavaş akması yada daha yavaş aktığı algısı , esasen hayatı yaşama şeklimizden kaynaklanırmış. Hayatın erken evrelerinde neredeyse her şey yeni yada ilk. ilk kavga ilk dayak , il sevgili , ilk öpüşme, ilk ayrılık , tırmanılan ilk ağaç , ilk düşüş ilk defa yenen yemek.. Ne acıdır ki bunların çoğu belleğimizden uçup gider. Yaş ilerledikçe günler çoğumuz için bir öncekinin tekrarına , hatta kötü bir kopyasına dönüşür . Keşiflerle dolu günlerin yerini aynı iş aynı arkadaşlar aynı yollar ve benzeri kısır döngüler alır . İçini eşsiz ve benzersiz hatıralarla…

  • Anılar

    İyi adama bir iki soru ..

    Madem İyisin Anladık iyisin,Ama neye yarıyor iyiliğin. Seni kimse satın alamaz,Eve düşen yıldırım daSatın alınmazAnladık dediğin dedik,Ama dediğin ne?Doğrusun, söylersin düşündüğünü,Ama düşündüğün ne?Yüreklisin,Kime karşı?Akıllısın,Yararı kime?Gözetmezsin kendi çıkarını,Peki gözettiğin kimin ki?Dostluğuna diyecek yok ya,Dostların kimler? Şimdi bizi iyi dinle:Düşmanımızsın sen bizimDikeceğiz seni bir duvarın dibineAma madem bir sürü iyi yönün varDikeceğiz seni iyi bir duvarın dibineİyi tüfeklerden çıkanİyi kurşunlarla vuracağız seniSonra da gömeceğizİyi bir kürekleİyi bir toprağa.

  • GÜNLÜK

    Odamda Seyahat!

    Söz vermiştim kendi kendime;yazı bile yazmayacaktım.Yazı yazmak da hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım, oturdum.Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım.Kalemi yonttum.Yonttuktan sonra tuttum öptüm.Yazmasam deli olacaktım.” S F ABASIYANIK